Fethiye Körfezi Sualtı Mağaraları

Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Fethiye ve yakın çevresi, Akdeniz’in doyumsuz güzelliklerle dolu seçkin beldeleri arasında yer alıyor. Dalaman Havaalanı’ndan kısa bir yolculukla ulaşılır Fethiye’ye. Ölüdeniz ve Sarıgerme gibi uçsuz bucaksız kumsallar, denize inen sarp kayalıklar ardındaki çam ormanları insanı büyüler.Günümüzde Fethiye ve çevresindeki dalış bölgelerinde neredeyse her geçen gün yeni bir sualtı mağarası keşfediliyor. Peki, bu gizemli derinliklere dalmak tehlikeli mi? Dalış bröveli balıkadamlar için hayır. Çünkü, bu küçük mağaralar çok geniş; çoğunun giriş ve çıkışları da gün ışığı alıyor. Büyük bir kısmına otuz metreden daha sığ derinliklerde rastlanıyor. Fethiye’den teknelerle yapılan günlük dalış turlarında her biri yaklaşık otuz dakika süren iki dalış yapılabiliyor. Özellikle, Fethiye’nin doğusundaki Şahin Burnu’nu geçtikten sonra görülen mağaraların başında Afkule, Türk Hamamı ve Meksikalı Şapkası geliyor. Girişi on metreden başlayan Türk Hamamı Mağarası’na tıpkı bir hamamın kapısından girer gibi giriliyor. Hamam kubbesini andıran tepedeki dairesel yarıktan belli saatlerde içeri süzülen ışık ise eşsiz görüntüler yaratıyor. Mavi turlarla daha uzakta kalan bölgeler de gezilebilir. Bu bölgelerin başında Fethiye’nin batısındaki Aşı Koyu geliyor. Gelin, sizlerle birlikte buradaki geniş bir mağarayı gezelim. Koyun güneydoğusundaki burunda yer alan mağaranın girişi suyun on iki metre derinliğinde.

Geniş bir girişten mağaraya girildiğinde insanın gözleri karanlığa alışmakta zorluk çekiyor. Burada ilk gözümüze çarpan, mağaranın tavanına yakın yerde günlük yaşamlarını sürdüren ufak kırmızı renkli kardinal balıkları oluyor. Fenerlerimizi yakıyor ve mağara içindeki yaşamı incelemeye başlıyoruz. Kayaların arasında dikenli iskorpit balıkları var. Bir kovuğun içinde müren balığının başı görünüyor. Mağaranın kenarlarında oluşan çatlakların diplerinde ise binlerce karides koloni halinde yaşıyor. Kenarlarında ise beyaz renkli şakayıklar var. Biraz ilerledikten sonra mağaranın çıkışı görünüyor. İşte, bu görüntünün güzelliğini tanımlamak olanaksız.

Öylesine olağanüstü, öylesine büyüleyici... Biraz önceki karanlıktan sonra kuvvetli bir mavi ışık mağaranın tabanı ve tavanından yansıyor. Mavinin tüm tonları en koyusundan en açığın kadar sanki sonsuza dek uzanıp gidiyor.Fethiye’den Ölüdeniz’e doğru giderken karşımıza çıkan koylardan biri de Sarıyar. Sualtında irili ufaklı tüneller, kovuklar ve geçitler ile kaplı olan Sarıyar Koyu’nu farklı kılan nedir bilinmez. Ancak, diğer hiçbir koyda rastlanmayan denizatları, akya sürüleri ve denizkaplumbağaları bu koyda yaşıyor.

Derinlere inen dik yamaçları olan Balaban Adası’nın çevresi tek dalışta dolaşılabiliniyor. Adanın güney ucunda yapılan hemen her dalışta Akdeniz barakudalarına rastlanıyor. Fethiye Körfezi sürprizlerle dolu: Gün biterken bir sardalye sürüsünün adeta vals yapar gibi Turunç Pınarı Koyu içinde ilerlediğini gördük. Teknemizdeki tüm konuklarla birlikte birer maske ve palet kapıp sürüyü izlemeye başladık. Bir arkadaşımız içine dalınca sürü birkaç parçaya bölünüverdi. Ama sardalyeler bu bölünmenin ardından hemen tek bir kütle haline geldi. İşte, müthiş bir manzara!